27 Ağustos 2011 Cumartesi

iki film: Karşılıksız ve Noodle




Bu film için ne söyleyebilirm tam emin değilim. Özellikle tavsiye edeceğimi sanmıyorum. Filmin başlangıcı bende iyi bir izlenim bıraksa da ilerleyen dakikalarda yer yer sıkıldığım oldu. Filmin son çeyreği gayet güzeldi ama.
Kahramanımızın babası intihar eder ve annesi de çocuğa ilgi göstermez. Çocuk sevgiye açtır bu açlıkla bi kıza kendini zorla sevdirmeye çalışır. Kız çocukluk arkadaşı ve eski sevgilisidir
Başroldeki kız gerçekten çok iyi biriymiş. Çocuğun annesinden nefret ettim, uğursuz ölümüne bile sebep oldu. Kesin babası da sevgisizlikten intihar etmiştir

replik:
-ölünce insana ne olur?
-...
-sence cennet var mıdır?
-evet
-peki sence nasıl bir yerdir?
-bilmiyorum
-bence orası göl kıyısında bir iskeledir.
kendini öldürenler cennete gider mi?





geleleim noddle'a yanılmıyosam israil filmi
izleyecek bişey bulamadıysanız seyirlik bir film
kadının ablası tam bir "karakter" onun için bile izlenmeye değer. Yalnız ablasıyla aralarındaki ilişki bir sona kavuşmadı, e esas konuyla da ilgisi yoktu. Bilemiyorum belki de o yüzden gerçeklik hissi veriyor. Kadının hayatının bi kısmına baktığını sanıyorsunuz.
Olay şu:
Kahramanımız bir hostes. Çinli olan temizlikçisine bir telefon gelir ve bir saatliğine gitmesi gerektiğini çocuğunun daha sonra gelip alacağını söyleyip gider. Gidiş o gidiş... Çocuk yani Noddle ne o onların dilini bilir ne onlar onun. Kadının yaşadığı yeri de bilmezler. Kadını bulma ve çocukla iletişim kurmaya çalışırlar. öğrenirler ki kadın Çine gönderilmiştir ve çocuğun doğum kaydı hiç yoktur ne İsrailde ne Çinde. Resmi prosedür de çok risklidir. Peki ama çocuk annesine nasıl kavuşacak?

Noodle'ı şuradan
Karşılıksız'ı buradan izleyebilirsiniz

sürme sürme!!!

 Geçen hafta cuma günü aksaray-fatihteydim Tevratla. Pazarda bi tezgahta çanta alırken ben sınav sonucumu ablamdan öğreniyordum telefonla. Bizmle ilgilenen kızla da tanışma fırsatımız o oldu orada. Hiç makyaj yapmamıştı o kadar duruydu ki! Güzel olup olmadığını hatırlamıyorum ama çok duruydu, saf, temiz ve doğaldı. Çok özendim, çok imrendim.
 Bilen bilir Fatih istanbulda daha çok tesettürlülerin alışveriş mekanıdır. Sonra biizm başörtülü kızlara baktım.
 Hepsi makyajlı hepsi sürmeli, hepsi ben burdayıp diye bağırıyo...  aynı benim gibi :(
 Çok utandım, utandım, utandım ve yine utandım

  Töwbe ettim.

 Ben sürme sürerim. Uzun zamandan beri bu böyle. Öyle ki sürmediğimde kendimi hastaymış gibi soluk hissediyorum.
 Şu bi haftadır bırakmaya çalışıyorum. Belki bıraktın demek için erken ama galiba bırakıyorum.

 O kadar zor ki nasıl anlatırım bilemiyorum. Aynaya bakmak istemiyorum. Çok kötü hissediyorum kendimi. Şeytan öyle güzel oynuyo ki benimle, dışarı çıkmak istemiyorum, kimse beni görsün istemiyorum. Ev içinde de yapmıyım diyorum ki kendimi böyle görmeye alışayım.
 Alah yardım etsin çok zor geliyo.

 Evdekiler de pek bi yardımcı oluyolar eksik olmasınlar:
 -Evet gerçekten çok soluk duruyosun
 - Ne olucak ben genç kızsın sen
 -Dur ben sana kalem getireyim

 :) Şeytana gerek yok ki, hepsi şeytanım olmuş

  Geçen gün çok dua ettim. Beni sana sevimli gelecek şekilde kıl. diye Belki de bu aşamalarından biridir. Ve o kız bana vesileydi



26 Ağustos 2011 Cuma

Ceylan Onkol




"Bazen tek bir olay, bütün bir ülkeyi anlatır.

Şu Ceylan’ın korkunç hikâyesine bakın, Türkiye’yi göreceksiniz.

Bu ülke, bir roketle bir kız çocuğunun paramparça edilebildiği bir ülke.

Bir sosyal demokrat, bir siyasetçi, bir insan olan Deniz Baykal, “Kürt açılımının içi boş, doldursunlar konuşalım” diyordu.

Ceylan’ı vuran roket o “açılımın” içini dolduramıyorsa hiçbir şey dolduramaz.

Açılım denilen şey bu işte Deniz Bey.

“Anne, bana makarna pişirsene” dedikten sonra evinden çıkan kızın bir roketle parçalanmaması.

Bu kadar basit işte.

O kızın ölmemesi açılım.

Buna karşı mısınız?

Bunun içini boş mu buluyorsunuz?

Aslında bu soruları Baykal’la Bahçeli’ye Başbakan Erdoğan’ın sorması gerekiyordu.

Onun cesareti yetmediği için sormak bize düşüyor.

Başbakan, o roketin bir askerî birlikten atıldığının ortaya çıkmasından çekindiği için olacak ağzını bile açmıyor.

Gazze’de ölen çocuklara Türkiye’den sahip çıkmak kolay.

Türkiye’de ölen çocuklara Türkiye’den sahip çıkın siz.

Nedir bu sessizliğiniz?

Kürsü kürsü dolaşıp bağıran Erdoğanlara, Baykallara, Bahçelilere ne oldu?

Zor değil mi bir çocuğu askerler vurunca konuşmak?

“Dağa çıkarım” diye bağırıyordu Bahçeli, o kadar yüreği varsa dağa çıkmasına gerek yok, siyasetçiliğini yaptığı ülkede vurulan çocuğun hesabını sorabilsin yeter.

Bağırmak ne kolay Devlet Bey, bağırmak ne kolay.

Bak senin memleketinin bir köşesinde bir çocuğu vurdular.

Sesini çıkarmak bir yana yüzünü bile gösteremiyorsun.

Bir çocuğa bile sahip çıkamıyorsun, dağa çıkıp ne yapacaksın?

Susuyorlar.

Ceylanın vurulması bize Türkiye’deki siyaseti, siyasetçileri gösteriyor işte.

Susan sadece onlar mı?

Neredeyse bütün Türkiye susuyor.

Şu medyaya bakın.

Bu nasıl bir bıçak kesmez sessizlik Allahım.

Bir gazete neye yarar vurulan bir çocuğun hesabını soramazsa?

Onca kâğıda, mürekkebe, emeğe yazık.

Bir kız çocuğunun bir roketle vurulup parçalandığı, devletin ortadan yok olduğu, savcının köye gitmediği, doktorun karakol bahçesinde otopsi yaptığı bir ülkede yaşıyorsunuz.

Bunlardan hiç mi biri size tuhaf gelmiyor?

Hiç mi birinde haber değeri bulmuyorsunuz?

Bu medya iki grupmuş da, birisi muhalifmiş de, öbürü başbakanı tutarmış da, muhalif olan demokrasi mücahidiymiş de...

Bunlar iki grup falan değil.

Bunlar tek grup.

Öyle ortak bir sessizlikleri var ki...

Hele o muhalif geçinenler...

Ne oldu muhalefetinize?

Bu hükümetin iktidarında bir çocuk vuruldu, niye hükümete hesap sormuyorsunuz, niye muhalefet yapmıyorsunuz?

Hükümet “iyi bir şey” yaptığında muhalefet etmek için yerlerde yuvarlanıyorsunuz, muhalefet edecekseniz hükümetin bu “sessizliğine” muhalefet etsenize.

Olmuyor değil mi?

Roketi atan asker olunca sizin o muhalif dilleriniz tutuluveriyor.

Ceylan’ın annesi, “kızımın parçalarını etekliğimde taşıdım” diyor.

Hiç mi içiniz acımıyor sizin?

Hiç mi vicdanınız yok?

Bu sessizlikten hiç mi utanmazsınız?

Yarın bir gün çocuğunuz çıkıp gelse de, “bir küçük çocuğu vurmuşlar, sen neden yazmadın” dese, ne diyeceksiniz?

Çocuğunuzdan da mı utanmıyorsunuz?

Hadi vicdanınızdan, utanmanızdan vazgeçtik, gazetecilik merakınız da mı yok?

Üç askerî karakolun ortasındaki bir köyde bir küçük kız nasıl bir mermiyle parçalandı, merak etmiyor musunuz?

Her konuda birbirinizden farklıyken bir küçük kız vurulduğunda ortaklaşa sesiz kalmayı size kim öğretti?

“Anne bana makarna pişirsene” dedikten sonra bir kız paramparça oldu.

İstediğiniz kadar susun.

O ölü kızın çığlığı sizin sessizliğinizden büyük.

Siz sustukça o bağıracak

Siz sustukça o bağıracak

Ta ki siz bağırana kadar.
                                                                                                                      Ahmet Altan

22 Ağustos 2011 Pazartesi

kısa kısa

 -yarın arel ünv gidip lise diplomamı alıcam. Malum marmaraya kayıt yaptırırken lazım olucak. ordan da metrobüse binip yeni okulumu göreyim diyorum. daha da güzeli yıllar yılı hep niyet ettiği fakat hiç nasip olmayan meşhur salı pazarına giderim :)

 -eğer sürme sürmekten vazgeçebilirsem tüm komplekslerimden arınacağıma inanıyorum

 -şimdi bu ünv olayı beni endişelendiriyor yaa. malum ben 23 yaşındayım ve bölümümdekiler tabi ki benden küçük olacak. Yani 20 yaşında olsalar sevinirim yaa. Zor gelicek bu iş bana hadi hayırlısı.. Ne sanıyosam kendimi

 -gözlükleirm kırıldı yaz başında, sanırım numaram arttı laptopun ekranına yapışmak üzereyim

 -geçenlerde ablamın tertemiz bi komşunun evinde hacetimi gidermek üzere tuvalete gittim. Alaturka tuvalet olduğu halde Aman Allahım o ne temiz bir tuvaletti paspas bile sermişti içine çıkmak istemedim resmen.

 - eve girip her tarafa çamaşur suyu dökmek istiyorum 

20 Ağustos 2011 Cumartesi

marmara ünv

dün sonuçlar açıklandı marmara okul öncesi kazanmışım. ikinci tercihimdi. hadi bakalım naısl olucak

bu arada dün ferace aldım ve uzun zamandır aldığım pardesülerle kıyaslayacak olursam kendimi tesettür noktasında hiç bu kadar rahat hissetmemiştim. kendim kendim gibi hissettim elhamdulillah

15 Ağustos 2011 Pazartesi

nasip kısmet

 Tam bir asalak oldum çıktım. Aptal gibi netten işletme oyunları oynayıp duruyorum. Hedefsiz olmak kadar kötü bir şey yok herhalde. Ve ben 3 yıldır olduğum yerde duruyorum amaçsızım hatta daha fazla. Neyse yapıcaz inş bişeyler diğer insanlar nasıl yaşıyolar ki....

 Bayağıdır ara vermişim yazıları okuyunca gündemle ilgili bişeyler söylememişim. Hmm nerden başlasam...
 Abim evlendi

 Şimdi Zeynep aradı. Ya ablam çalışıyo ben de evdeyim benim pasomu o kullanıyo. iett de artık para da geçerli olmayınca bende zorlanmaya başladım. biz de dedik yeni paso çıkartalım yine benim adıma ne olacak ki. Cuma günü gittik kayıp dedik ve çıkarttık yenisini. Dönüş yolunda yine eskisini kullandık bişey olmadı. Bu gün işe giderken basmış ve şu sarı ses çıkaran cihaz kıyametleri koparmış inanılmaz gürültüde alarm  çalmış IP numarası iptal olmuştur gibi bişeyler demiş. Zeynep tüm otobüs halkı olarak neye uğradığımızı şaşırdık diyo. Hemen otobüsten aşağı indim ben nedenini bildiğim için utandım da diğerleri şoför de dahil olmak üzere ne olduğunu bilmedikleri için çok korktular diyo. Otobüsü uzun süre hareket ettirmedi şoför o neydi ki abla dedi ben de ya önemli değil zamanı geçmişti benim yenilemem gerekiyodu ama yapmadım dedim adama tamam dedi ama çok şüpheli dedi diyo.

 Tabii biz nasıl düşünemedik devlet bir kuruşunu bile vatandaşa yedirir mi?

 Ha nerde kaldık abimde abim evlendi. Temmuz 23 te düğünleri oldu. E şimdi de ramazan derken bayağı yoğun geçiyo günleri. Ramazanın 3. haftasındayız ve daha evlerine iftara gitmedik zoruma gitmiyo değil yani.

 Bu arada bizim yakın akaba çevresindeki erkekler bi anda evliliğe sıcak bakmaya başladılar. Özeniliyo demekki o yüzden bir evden bir düğün çıktı mı gerisi peşpeşe geliyo.

 Halamın oğlu var o da evlenmek istiyomuş sizin gelinin bi arkadaşı falan yok mu diyo. Fiziksel olarak birini beğendik de bakalım. Diyo ki "ben sizin gelinin ahlakını beğendiğim için diyorum helhalde arkadaşları da onun gibidir yoksa benim niyetim yoktu. benim bir kız arakadaşım da vardı e benim niyetim yoktu o zamanlar ben o zavallıyı da bıraktım şimdi de kaldım böyle. gerçi benim sevgililerimin de hiç biri doğru düzgün değildi ya"

 Ha bir de bizim yeğen var Mesut yaşı pek yok aslında benden 2 ay küçük ama işte ona da kız bakıyoruz. o da pek bi nasipsiz çıktı ya. Pazar günü de bi kızla görüştü olmadı. olmasını da pek istediğimi söyliyemicem çünkü düşündüğümüz başka bi kız daha vardı ki. kendileri hem arkadaşımız hem komşumuz olur. O kızı da uygun buluyorum hem ablama gelin olacak hem mesuta eş olacak hanımlıkta bir kız. iyi görünmeyip çok iyi çıkanlar vardır ya onlardanlar işte. ben olmasını çok istiyorum. evin kadınları tanışıyo da erkekler uzaktan tanıyolar. Problem çıkarsa babalardan çıkar gibi geliyo. bakalım ne olacak. İnşallah olur ben çok seviyorum fidanı e mesut zaten canım ciğerim.

 bu posta başlamadan önce de tevrat aradı. Onda da bu gibi durumlar var ama onun ki daha genç işi:) Şimdi bizim teo tekbir de çalışıyo hemen yanlarında da 'nt' var. daha önce tevrat ordan bi çocuğun haber gönderip onunla tanışmak istediğini söylemişti de her zaman ki gibi önemsememişti. bugün aradı çocuğun hikayesini anlattı ona da aracı olan kız anlatmış. Bu çocuk adı Barış  Tevratı ramazanın ilk günü markette görmüş teyze diyo tevrat popkek alıyodum düşünebiliyo musun rezalet:). Dikkatini celbetmiş bizim yere bakan yürek yakan teomuz. Çocuk takip falan etmemiş sadece o anda hoşuna gitmiş. Bir hafta sonra Tevrat nt'ye para bozdurmaya gider ve kasa da Barış vardır o anda hatırlar tevratı işini gördükten sonra tevratın nereye gittiğine bakar ki hemen yan mağazada çalışyodur. Neyseki çocuğun orda tanıdığı bir kız vardır da tevratla onun aracılığıyla iletişime geçer. tevrat hayır der ve o gün bugündür bu konuşmalar devam eder. tevrat kız arkadaş olma olaylarına giren bi kız değil çocuk ta öyleymiş. o da tevrat gibi okuyomuş yaz tatlinde çalışıyomuş. ne okuduğunu nereli olduğunu fikrini zikrini yaşını başını bilmiyo tevrat sadece görüdüğü kadarını. Fiziksel olarak fena değilmiş. tevrat çocuğun kızla haber göndermesine sinir olmuş ki buna açıklama olarak çocuk zaten kıza şimdi ben senle haber gönderiyorum kötü izlenim olacak ama ne vakit olarak uyuyoruz ne ortak noktamız var e yolda çevirip ne diyim kıza demiş burdan da bir + puan aldı bizden. Aracı olan kız birbirlerine uyduğunu çocuğun tevratın evlilikle ilgili fikirlerinin aynısını erkek ağzıyla duyduğunu, yapı olarak, ahlaki olarak uygun olduklarını çok benzediklerini söylüyormuş. Tek bir şey istiyo çocuk yalnızca bir görüşme. Tevratın da kafası karışmış aradı ne diyosun dedi ben de görüş dedim. en azından derdini niyetini onun ağzından duy kesin bilgilere sahip ol makul gelirse değerlendirirsin dedim. bakalım ne olacak.

  Benim bi büyüğüm necatin o da YTU de inşaat mühendisliği okuyodu mezun oldu. nijeryada 1,5 yıl çalıştıktan sonra gelip evlenmeyi düşünüyodu ama ne olduysa vazgeçmiş nijeryaya gitmekten. biz onun içinde şimdiden bakmaya başladık. Ki biz bu abimin kesinlikle yabancı birini getireceğini düğnüne davet ederse şanslı olduğumuza inanırdık. Ama o da bizim makul birini bulmamızı istiyo. O bahsettiğim halamın oğlu da YTU den makina mühendisliğini bitirdi 1-2 yıl önce şimdi de çalışıyo yaklaşım 10 yıldırda tek başın yaşayo ama o da çevremizde makul bi kız bakmamızı istiyolar.
 Hadi biz Nesimin dindarlığından görücü usuluyle evelenmek istediğini düşünüyoduk. da bunların ikisi de dindar değil. Biz bulmadınız mı onca cevreniz var diyince diyolar ki yok öyle evlenilecek kız. Çevremizdekiler sevgili olduklarımız eğlenmek için yaşayanlar. edepli namusunda efendi kız bulmak çok zor tabi öylesi niye dikkat çeksin ki

  Biraz da kendimden bahsedeyim :) üniversite tercihlerimi verdim cuma günü açıklanacakmış. puanım beklediğimin altında ama sıralamam beklediğimin üzerinde 56 binlerdeyim istediğim bölümde marmara iö 73 binlerden kapatmış yüksek ihtimalle gelir diyoruz ama bakalım ne olacak ondan sonra da istanbul aydını yazdım bekliyoruz.
 birde evlilik mevzusu var. bilmiyorum okulum kısmen problem gibi ama yine de görüşmek istiyolar. benim açımdan da bazı problemler var da.. insanın kendisiyle ilgili yazması ne zormuş. açıkçası o kadar çok yazdım ki diğerleriyle ilgili yoruldum. kedniminkini sonra yazıcam
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...