7 Aralık 2011 Çarşamba

Veba - Albert Camus

 Ne berbat bir gündü. Ne berbat bir havaydı. Tüm gün aralıksız yağmur yağdı.
 Ey Mikail naptın sen bugün!
 Yağmuru severim ben ama paçalarımın ıslanmasını sevmem, titremeyi sevmem, yüzümde yağmur damlalarını sevmem. Aralıksız yağan yağmuru sevmem.
 Ayrıca ayakkabım da su alıyomuş, öğrenmiş oldum. Gerçekten su almayacaklarına inandırmıştım kendimi, hayal kırıklığına uğradım. Çok çirkin ve kabalar üstelik.

 Bugün Albert Camus'un Veba'sından bahsedicem. Ben Ali Şeriati'den duymuştum bu kitabı.Ona güvenerek başladım okumaya ama ne okuma. Kitap 1 aydır benimle sürünüyo. Ya çantamda, ya elimde, ya yatağımda, ya kitapların arasında. Ama nihayet bitti. Aslında son bir bölümü kaldı, son 10 sayfa . Ama veba bittiğine göre o da bitmiş sayılır. Belki de bu kadar uzun süre elimde kaldığı için tat alamadım.
 Ben sevmedim. Tamam haddim değil Camus'u eleştirmek ama çevirmeni eleştirebilirim değil mi? Hiç beğenmedim gerçekten. Aslında okurken ümitsilziği hissediyosunuz ama o anlatımın başarısından başarısızlığından mı anlayamadım. Zaten kimin kim olduğunu da anlamadım ben sürekli karıştırdım.
 Ayrıca Can Yayınları da gittikçe gözümden düşüyo. Artık eskisi gibi her kitabına güvenemiyorum.
 Gerçi ben onu okurken hızlı okuma tekniğini uygulamaya çalışıyodum. Hm bunun etkisi hem uzun süredir elimde olmasının verdiği bişey de olabilir. Kitaba ben mi hakkını veremedim o mu bana hakkımı veremedi emin değilim.

Ama akıcı olmadığını kesinlikle söyleyebilirim.



2 yorum:

Adsız dedi ki...

beğenmemekte haklısın,can yayınları bu kitabın çevirisini becerememiş,veba yer-zaman-kahramanlar ilişkisi çok karışık olduğu için beni de çok sıkmıştı.Kitapta beğendiğim tek şey psiklolojik tahliller idi.

hayatreceli dedi ki...

merhaba bloğuma izleyiciolarak desteğinizi beklerim:)

sevgiler..

http://hayatreceli.blogspot.com

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...