7 Aralık 2011 Çarşamba

siz hiç metrobüse bindiniz mi?

 Ben Avrupa yakasının bi ucunda oturuyorum ve okulum da Anadolu yakasında. Okul dolayısıyla her gün karşıya gidip geliyorum. İstanbulda bir semtten diğerine gitmek bile bayağı bir zaman alırken karşıya gitmek nasıldır tahmin edersiniz. Bu nerden baksanız tarfiksiz 3 saatiniz alır. İşte istanbulda bu trafik sorurnunu kolaylaştırmak için yanyola girmeyip sadece otobanda durakları olan, trafiğe takılmayan metrovari bir ulaşım sistemi kuruldu bir kaç yıl önce: metrobüs. Gerçekten inanılmaz zaman kazandırıyor.Trafik olmadığında bile 1 saat kazandırıyor Arabası olanların bile bazı durumlarda çoğu zaman metrobüsü kullandıklarını biliyorum. Az zaman çok yol...

 İşte ben de tüm bu sebeplerden dolayı her gün metrobüse biniyorum. Yüzbinlerce insan gibi... Artık metrobüs duraklarının halini tahmin edersiniz. Hele ilk duraklarda :) Aynen fotoğraftaki gibi oluyor

 İlk duraklara yolunuz düşerse görürsünüz zaten. insanlar kümeler halinde belli yerlerde toplanmış olurlar. Ve otobüsün kapıları açıldığında bazı insanlar otobüse binmez kapının önüne geçip durur, bir sonrakine binerler.

 Pek zeki biri olmadığımdan olsa gerek benim olayı kavramam epey uzun sürdü. İnsanların kümeleştiği yerler otobüs kapılarının tam olarak durduğu yere denk geliyor. Ve otobüse binmeyip bekleyen insanlar da otobüste oturacak yer kalmayınca ve ya istedikleri yer dolunca en öne geçip bi sonraki otobüsü bekliyorlar.

 Otobüsün kapıları açıldığı anda insnaların nasıl saldırdıklarını nasıl birbirilerini ezdiklerini görmeniz lazım. Tam bir savaş alanı... O nişantaşında leventte oturan, İstanbul'un güzide mekanlarını mesken edinmiş, uygar, eğitimli, modern, zaarif beyler bayanlar ne hale geliyor görmeniz lazım. Zaten yaşlıymış, hamileymiş, çocukluymuş, bayanmış, engelliymiş hiiç farketmiyor herkes eşit. Ve tüm bu saldırganlığın tek bir amacı var: OTURABİLMEK!

 Normalde ben bunu umursamam. Ama o metrobüs psikolojisi ayrı bişey. Onlarca insanın arasından sıyrılıp oturabilmek insana kazanmışlık hissi veriyor galiba. Ve inanın bana bir kez oturdunuz mu bir daha o lüksten vazgeçemezsiniz. O zafer başka bişey ya...

 Tabi o zaferi her zaman yakalayamaz, videoda Kramer'ın yaşadığını yaşarsınız :))




 Daha sonra okuldan yol arkadaşım Merve, bana metrobüste oturabilmenin püf noktalarını öğretti. Merveyi görseniz normal zamanda zayıf, narin, çıtı pıtı bir kız. Amaa metrobüs durağına girdiğimiz anda kız arenaya çıkmış boğaya dönüşüyo :) Daha doğrusu taktikler verdi. Hangi kapının önünde durmam gerektiği, hangi koltukların daha az tercih edildiği hangi şekilde hareket etmem gerektiği gibi taktikler verdi. Eğer yanımda biri varsa onun için nasıl yer tutacağımla ilgili. O zamandan beri metrobüsde zaferi hiç katırmadım. Abarttığımı sanmayın gerçekten öyle. Ayakta kaldığınızda kendinizi gerçekten ezik hissediyorsunuz.

 Geçen gün karşıda oturan bi arkadaşım, adı Tuğba, işi dolayısıyla bu tarafa gelmiş. Gelip giderkende metrobüsü kullanmış. Çok havalı, kibar bir kızdır. Ertesi gün beni görünce şöyle dedi

 -Ayy Çiğdeem o metrobüsteki insanların hali ne öyle? Abimle neye uğradığımızı şaşırdık. Giderken bayağı afalladık, ezdiler, ittiler biz ama dönüşte ben de artık onlardan biriydim. Bayağı bildiğin ittim, çektim ortalığı yara yara ilerledim, abimi bile unuttum arkada bıraktım yani...



NOT: bu kadar seinfeld videosu paylaştığıma göre ben bayağı özlemişim bu diziyi

2 yorum:

Derya dedi ki...

:) Bir dönem ben de kullanmak zorundaydım, ama asla koltuk kapan aslanlara dönüşemedim (denemediğimden değil). İtilip kakılmamak için de hep geride durup bekledim, nitekim 4-5 otobüs daha geçince anca binip tabiiki ayakta yolculuk ettim. Yapamıyorum öyle ben, n'apalım.. Pazarlık da yapamıyorum zaten. Öğrenmek lazım..

çiğdem dedi ki...

ben de pazarlık yapamıyorum yaa :(
ve en kötüsü pazarlık yapabilen biriyle alışverişe çıktığında o ana kadar nasıl kazıklandığını dank diye yiyosun ya suratına: işte o çok fena

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...